kimiz ki biz?

Bizler, aslında sizlerden biriyiz. Hepimiz kendi hayat hikayemizin kahramanlarıyız. Başrolde kalabilmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Hepimiz birer abanoz ağacıyız. Kökleri toprağa sımsıkı sarılmış, masmavi gökyüzüne dallarını uzatmış birer hayat ağacıyız. Bu hayat ağacı ormanında sizlerinde daima gökyüzüne uzanan şanslı ağaçlar olmanızı dileriz.

söz uçar, yazı kalır

Yeryüzündeki her ağacın bir hikayesi vardır. Bu blogda yer alan her abanozunda öyle.. Abanozlar kendi hayat hikayelerini yazarlar. Kök saldığımızı sandığımız bu güzel ormandan ayrılmadan önce, ruhumuzu verdiğimiz her bir abanoz ağacının anlatacak çok hikayesi olacak. Bizi takip etmeye devam edin.

NAMUS VE BİZ KIZLAR


Benim yetişme çağımda mazbut ailelerin oturduğu evler, sakıncalı bulunan bekara ve öğrenciye asla kiralanmazdı.

Apartmanın namusu denirdi.

Ev aranırken nezih mahalle seçilirdi. Sokak ve evler lüks değil, ‘ehhh işte’ durumda olabilir ama oturanların nüfus ve aile kaydı temiz olacak!

Nikahsız birliktelikler hoş karşılanmazdı. Böyle bir çift bir apartmana taşınsa, onlardan bahsedilirken fısıltı halinde konuşulur, mesafeli durulurdu.


Mahallenin namusu denirdi.


Evlenirken namsulu kız seçilir, namuslu ailelerle görüşülür, namuslu arkadaşlar edinilir, ‘hatta aile yerimiz var’ tabelası bulunan namuslu lokantalarda yemek yenirdi.

Ben büyürken, bu namusun nemenem bir şey olduğunu bir türlü çözememiştim. Nedir? Nerede saklanır? Ne zaman ortaya çıkar? Ne işe yarar? Kim ve nasıl kirletir? Nasıl temizlenir? Kimler namusludur?vs. gibi.


Ortada bana göre büyük bir kavram kargaşası vardı.

Örneğin; apartmanımızın üst katında nikahsız eşiyle yaşayan teyze ahlaksız sayılırken apartmanın kapıcı dairesinde aynı şekilde nikahsız oturan Fadime’nin nasıl namuslu sayıldığını;

Merdivenden çıktığım saatlerde çöp bırakma bahanesiyle kapısını açıp gizli gizli bacaklarıma bakan alt kattaki amca güvenilir sayılırken, beni gördüğünde gözünü bile kaldırmadan, başını eğerek yanımdan geçen bekar öğrencilerin nasıl namus düşmanı olabileceğini bir türlü anlayamamıştım.

Erkek aldatınca unutulur, kadın aldatınca vurulurdu.

Birisinin elinin kiriydi. Diğerinin elindeki aynı kir aynı sabunla yıkansa da geçmezdi.

Ortada bir pislik vardı. Bu neydi?

Omuzlarımda ne denli büyük bir yük taşımaya mahkum olduğumu büyürken öğrendim.

Biz kızlar, ailemizin namusu idik.

İyi kızlar erkeklerle gezmez, akşam eve geç gelmez, anne- babanın haberi olmadan bakkala bile gitmezdi.


Tüm Ailenin onuru şerefi bize emanetti

Biz kızlar mahallemizin de namusu idik.

Başka mahallenin erkeleri bize bakamazdı, kan çıkmasa da kavga çıkardı.

Bir erkekle ancak sokağın başına kadar gelebilir, sonra da çekinerek ‘Muhitimize geldik, ayrılalım’ derdik.

Çünkü; biz o mahalleye aittik ve o mahallenin namusu demektik.

Biz kızlar evlenince kocamızın namusu olduk.

Sosyal ve mesleki çevresinin, aile ağacındaki tüm akrabalarının nezdinde onun şerefi, onun namusuyduk ve nedense sadece bize emanetti!

Koca yüz kızartıcı bir suçtan hapse girse bile namus şeref konu olmaz, kadın ayaküstü bir erkekle sohbet etse namus uçup gidebilirdi.

Biz kızlar okuduk adam olduk. Ülkenin namusu olduk.

Hep birlikte ‘her şey erkeğe rahat nefes aldırmak için’ diye yola çıktık.

‘Kendimizi nasıl kapatıp saklasak da erkeği tahrik etmesek’ en birinci amacımız ve en önemli ülke davamız oldu.

Böylece koskoca milletin namusu, ahlakı yine biz, yüzde elli nüfusun omuzlarına yüklendi.

Anlayamadık;

Kadını namus kabul eden, kendi namusunu bile bir kadına taşıtmaya kalkan, her türlü namussuzluğu kendisi yaptıktan sonra çekip yine kadını vurarak ruhunu ve elini temizlediğini düşünen bir çok erkeğin; kendi başına taşımayı ve korumayı becerebileceği kendi şahsına ait bir namusu yok mudur?

Kendi sorumluluğunda olan, kendisi için kendisinin yarattığı haysiyeti, şerefi?

 ………………

Aşağıdaki anket KAMER’in raporundan alınmıştır.
'Namus nedir''sorusu, Türkiye’nin her yanındaki vatandaşlara sorulduğunda verilen yanıtlar şöyle olmuştur:

1-Karım, bacım, annem, ailem;
2-Kadınların iffeti;
3-Kadının cinselliği, bekareti;
4-Kadınların toplumsal kurallara itaatı;
5-Erkeğin şerefi haysiyeti;
6-Kadınların erkeklere itaatı;
7-Dinin emrettiği.

'Namussuzluğun ne olduğu'' sorusuna ise şu karşılıklar
alınmıştır:

1-Kadının bekaretini kaybetmesi;
2-Kadının açık gezmesi;
3-Erkeklerle konuşması;
4-Aşık olması;
5-Ailenin istemediği birisi ile evlenmek istemesi;
6-İzinsiz dışarı çıkması;
7-Zina yapması;
8-Dedikoduya sebep olacak davranışlar sergilemesi;
9-Dili uzun olması;

NAMUS
1 . Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık.
2 . Dürüstlük, doğruluk (TDK)

Remide Arsan

0 yorum:

Yorum Gönder



 

Haberler