kimiz ki biz?

Bizler, aslında sizlerden biriyiz. Hepimiz kendi hayat hikayemizin kahramanlarıyız. Başrolde kalabilmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Hepimiz birer abanoz ağacıyız. Kökleri toprağa sımsıkı sarılmış, masmavi gökyüzüne dallarını uzatmış birer hayat ağacıyız. Bu hayat ağacı ormanında sizlerinde daima gökyüzüne uzanan şanslı ağaçlar olmanızı dileriz.

söz uçar, yazı kalır

Yeryüzündeki her ağacın bir hikayesi vardır. Bu blogda yer alan her abanozunda öyle.. Abanozlar kendi hayat hikayelerini yazarlar. Kök saldığımızı sandığımız bu güzel ormandan ayrılmadan önce, ruhumuzu verdiğimiz her bir abanoz ağacının anlatacak çok hikayesi olacak. Bizi takip etmeye devam edin.

Fiona ve Shrek'in maceraları :)

Bugün haftanın başı.. Günlerin deli gibi geçtiği, bir günde yaşlandığım zaman dilimi ve hayatta yapmak isteyipte yapamadıklarıma, bir gün ekleyip rutinde devam edişime bir camın arkasından bakıyor olmam sıkıcı. Halbuki daha çocukken ne kadar çok yapacak hayallerim vardı. Bunlardan sadece dünyaya çocuk getirme kısmını gerçekleştirebildim ve şimdi fark ediyorum da kendim için hiç bir şey yapmadığımın farkına vardım.


Bence bu da bir ilerleme Fiona için, aslında zor bir sanat anne ve eş olabilmek bu devirde... Eğer Shrek anlayışlı duygusal yardımcıysa süper ama ilgisiz, tüm zamanını işine vermiş, evini otel gibi kullanmış birinden bahsediyorsak durumun ciddiyetini siz anlayın artık... İster istemez zamanımın çoğunu çocukların okulu, yemeği, uykusu derken, dile kolay 26 sene geçti ve evliliğimdeki traji komik olayları anlatmak sizlerle paylaşmak, hem beni rahatlatmak adına, hemde herkesin örnek alması gereken durumları görmesi amacım diyerek bir yaşanmışlığı özetlemek istiyorum:



Yıl 1995 Okulların açılmasına on gün kala, ortanca oğlum ikinci sınıfa geçmiş her zaman ki gibi koşturuyorum. Hem kızımın hem de oğlumun okul alışverişiyle alakalı, bizim Shrek o akşam ne hikmetse eve erken gelmiş ve şöyle söylüyor "Hatun, biz oğlanı, bir arkadaş tayin olmuş birleri okutacakmış onun sınıfına mı yazdırsak?" diyor. Kendisi hala oğlanın anasıfından çıktığını zannedip böyle söylüyor. Ben de "İkinci sınıfı okuyacak bir çocuğu yeniden mi birinci sınıfa verelim?" deyince yüzündeki sıkıntıyı fotoğrafını çekmediğime üzülüyorum.


Şaka gibi ama, ben yinede yılmadan devam ettim. Şimdi kızım bilgisayar eğitmeni, oğlum üniversite üçüncü sınıfta ve küçük oğlum anadolu lisesinde üçüncü sınıfta ve ben kendimi yorgun bir savaşcı olarak mutlu hissediyorum.. Tüm yaşanmışlıklara rağmen, çünkü nefes alabilmek ve gerçek dostların varlığını bilmekle hayat güzel.....

0 yorum:

Yorum Gönder



 

Haberler