kimiz ki biz?

Bizler, aslında sizlerden biriyiz. Hepimiz kendi hayat hikayemizin kahramanlarıyız. Başrolde kalabilmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Hepimiz birer abanoz ağacıyız. Kökleri toprağa sımsıkı sarılmış, masmavi gökyüzüne dallarını uzatmış birer hayat ağacıyız. Bu hayat ağacı ormanında sizlerinde daima gökyüzüne uzanan şanslı ağaçlar olmanızı dileriz.

söz uçar, yazı kalır

Yeryüzündeki her ağacın bir hikayesi vardır. Bu blogda yer alan her abanozunda öyle.. Abanozlar kendi hayat hikayelerini yazarlar. Kök saldığımızı sandığımız bu güzel ormandan ayrılmadan önce, ruhumuzu verdiğimiz her bir abanoz ağacının anlatacak çok hikayesi olacak. Bizi takip etmeye devam edin.

SADİST-ESARET-BAĞIMLILIK….

Çok kötü geliyor değimli ilk okunduğunda. Sevimsiz, can sıkcı, hatta gereksiz. Ama hayatımızın bir döneminde mutlaka böyle bir şey yaşadık, etrafımızda yaşandı yada bize yaşatıldı.

Bir kitaptan alıntı bir cümleyi paylaşmak istedim. 

“Sadist biri yalnızlık ve esaret duygusundan, başka birisini kendisinin ayrılmaz bir parçası haline getirerek kurtulmak ister...”

Kim bilir belki de yakınlarda bana yaşatılmak istenen ve benim reddettiğim bir olaydı. Tam olarak anlamamıştım yaşarken ama bu söz tam yerine oturdu…

Düşünün karşınızda biri var, kadın, erkek, çocuk hiç fark etmez. Nereye gitti, neler yaptı, kimlerle beraberdi, saat kaçta geldi, arabayla mı geldi, taksiye mi bindi, daha da kötüsü biri mi bıraktı onu eve…. Sorular yada zihindekiler bunlarla da kalmaz uzar gider. Peki ya bu düşüncelerin karşınızdakine hissettirdikleri. Onlar niyeyse hep göz ardı edilir. 

Sadist (belki biraz ağır olacak ama ben bu şekilde kullanmak istiyorum şu an) bu şekilde düşünür. Çünkü kendisine bağımlı yapmak ister karşıdakini, ki kendi eksikliklerini bu bağımlılıkla tamamlayabilsin. Çünkü eksik bir kişilik karşıdakine baskı yaparak onun üzerinden yükselmek ister ama bu mümkün değildir. Bunu anladığı zaman yine muhatabıyla ters düşer…

Hatta bu insanların ciddi bir terapiden geçmesi düşüncesindeyim.

Bu konuyu biraz daha yumuşatmak istiyorum şimdi. İlişkiler sırasında (kadın-erkek, ebeveyn-çocuk, yaşlı-genç) karşımızdakinde baskı yaratmadan, bize bağımlı olmadan gelişmesine izin vererek hareket edelim. Bağımlılık yaratan her ilişki bir süre sonra zedelenip yine bize acı olarak dönmekte. Bağımlı değil, bağlılık söz konusu olmalı ki paylaşımlar daha çok olsun. Yoksa ilişki bir yerde tıkanır ve biter.

Tamam söz, bundan sonra daha eğlenceli konularda yazacağım...

2 yorum:

  1. Nilly dedi ki...
     

    Sadist kişilikler karşısındakine her türlü zulmü yapmaya hak gören,mazoşist bu hakla yaşamaya alışan,sado-mazoşist ise acı çeken ve çektiren..Oysa bilmiyor ki insanlar karşılıklı ilişkilerde esaret ve bağımlılık duygularını birlikte oluna kişiye yaşatmak travmatik bir sonun başlangıcıdır.Çok güzel anlatmışsın dostum,eline sağlık:-)

  2. fiona dedi ki...
     

    sardunyam etraf onlarla dolu biliyomusun eline sağlık kuzum:)

Yorum Gönder



 

Haberler